23 Ekim 2013 Çarşamba

VÜCUTTAKİ FAZLA YAĞLARDAN ELDE EDİLEN KOKTEYLLER İLE GÜZELLİK SIRLARI



Kadınların başının derdi fazla kilolar tıpta yaşanan gelişmeler sayesinde artık gençleşme umudu oluyor. Yağdan elde edilen hücre kokteyli cilt gençleştirmeden meme yapımına kadar birçok alanda başarıyla uygulanıyor.

Gelişen teknolojik olanaklar sayesinde bir zamanlar hastaların kurtulmak istedikleri yağlar artık içindeki hücreler sayesinde şifa kaynağı oluyor. Onarım amacı ile kullanılan hücre kokteyli ile zenginleştirilen yağ, artık yüz ve el gibi yaşa bağlı hacim kaybı yaşanan ve cilt kalitesi bozulan bölgelerin gençleştirilebilmesi için yeni bir kapı aralıyor. Estetik amacıyla alınan fazla yağlar da gençleşme için önemli bir kaynak haline geliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Halil İbrahim Canter, yağ dokusundan elde edilen hücre kokteylinin faydaları ve kullanım alanları hakkında bilgi veriyor.

En zengin kök hücre kaynaklarından biri yağ dokusu

Son birkaç yıl içerisinde kök hücreler ile ilgili yapılan yeni çalışmalar çarpıcı bazı gelişmeleri de gözler önüne seriyor. Kök hücreler kendi kendini yenileyebilme kapasitesine sahip. Dolayısıyla da bu hücreler, vücutta kayba uğrayan dokuların yenilenmesini sağlıyor. Kök hücre farklı kaynaklardan elde edilebiliyor olsa da erişkin insanda bilinen en zengin kök hücre kaynaklarından birisi, yağ dokusudur.

Yağ hücrelerinden hücre kokteyli elde ediliyor

Yağ dokusu, içerisinde yağ hücrelerinin yanı sıra rejenerasyon potansiyeli olan kök hücreleri, yeni damar oluşumunu hızlandıran hücreleri (perisitleri), tüm bu hücrelerin tutunmasını sağlayacak bağ dokusu elemanlarını ve bağ dokusunu üreten hücreleri bulunduruyor. Hastadan alınan yağ dokusu içerisindeki yağ hücreleri laboratuvar koşullarında diğer hücrelerden ayrıldığında geride kalan diğer tüm hücreler ve bağ dokusu elemanları, vücudun iyileşme kapasitesini arttıran bir kokteyl halini alıyor.

Vücuda uyum sağlayan yağ diğer dolgu maddelerinden çok daha etkili

Dolgu amacı ile kullanılan yağ, konulduğu ortama adapte olup hastanın kilo değişikliklerine ve yaşlanma ile gelen değişikliklere uyum gösteriyor. Bu bakımdan yağın diğer kalıcı dolgu maddelerine göre üstünlüğü bulunuyor. Dolgu amacı ile uygulanacak yağın yine yağ dokusunda elde edilen hücre kokteyli ile karıştırılması sonrası konulduğu ortamda daha yüksek oranda tutunduğu ve yaşamını devam ettirdiği görülüyor.

Yağdan elde edilen hücre kokteyli cilt kalitesini artırıyor

Hücre kokteyli ile zenginleştirilmiş yağın sadece dolgu etkisi bulunmuyor. Aynı zamanda uygulandığı alanda rejenerasyonu arttırarak dolgu etkisinin ötesinde beklenenden daha olumlu etki yaratıyor. Hücre kokteyli ile zenginleştirilmiş yağ, uygulanan alanın üzerindeki ciltte kalite olarak artış, kırışıklıklarda azalma gözlemleniyor.

Kokteyl vücutta yağ fazlalığının olduğu bölgelerden elde ediliyor 

Öncelikle kişiden alınabildiği ölçüde çok yağ alınıyor. Elde edilen yağın yaklaşık 300-400 ml kadarı laboratuvara gönderilerek işleme tabi tutulup hücre kokteyli elde ediliyor. Hazırlanan bu hücre kokteyli daha sonra dolgu amacı ile kullanılacak yağa eklenerek bu yağın içerisindeki rejeneratif hücrelerin miktarı oransal olarak arttırılıyor. Bu hücreler ile zenginleştirilen yağ kullanıldığında hem uygulanan yağın önemli bir kısmının uygulandığı alanda yaşama şansı arttırılıyor hem de yağın uygulandığı bölgede doku iyileşmesi hızlanarak yağın uygulandığı bölgede hızlı iyileşme sağlanıyor. Kişiden alınacak yağlar için hastanın mevcut durumuna bakılarak karar veriliyor. Hangi bölgesinde fazlalık yağ var ise öncelikle olarak o bölgeden yağ alınıyor.

HÜCRE KOKTEYLİNİN SAĞLADIĞI 4 MUCİZE

* Meme yapımında protezin yerini alabilir

Memesi alınan hastaların meme yapımı için yağ enjekte edilecek durumlarda hücre kokteyli ile zenginleştirilmiş yağ kullanılmaya başlandı. Henüz gelişme aşamasında olsa da tekrarlayan seanslarda uygulanacak yağ dolgusu ile oluşturulacak memenin, silikon meme protezlerine alternatif bir tedavi şekli olacağı düşünülüyor.

* Cilt gençleştirmede etkili

Yaşlanmaya bağlı yüzde hacim kaybı olan hastalara hücre kokteyli ile zenginleştirilmiş yağ uygulandığında erken dönemde hacim etkisi ile hızlı bir düzelme gözlemleniyor. Ancak asıl fayda işlem sonrası üzerinden zaman geçtiğinde hücre kokteyli içerisindeki kök hücrelerin rejeneratif etkisine bağlı gelişiyor. Ciltte gençleşme, kırışıklıklarda azalma, cilt kalitesinde olumlu yönde değişiklikler (pigmentasyonlarda ve yara izlerinde azalma) gözlemleniyor.

* Yaşlanmanın izlerini ellerden siliyor

Yaşlanmanın bulgularından önemli bir kısmı da ellerdeki cilt değişikliği. Özellikle ellerin üzerindeki cilt inceliyor, içerdiği yağ miktarı azalıyor, kırışıklıklar gelişiyor ve pigmentasyon artışı (renk değişiklikleri) gözlemleniyor. Elin üzerindeki cilt altına çok sayıda noktadan azar azar yağ enjeksiyonları yapılarak azalan hacim kaybı yerine konurken yağın içerisindeki rejeneratif hücreler sayesindeki yaşlanan cildin kalitesinde artış, kırışıklıklarda azalma ve koyu renk değişiklerinde azalma sağlanabiliyor.

* Yara tedavilerinde başarılı sonuçlar elde ediliyor

Artık yağ dokusundan elde edilen, içerisinde yüksek oranda kök hücrelerin de olduğu bilinen hücre kokteyli kullanılarak, kapatılması çok zor olan açık yaraların tedavisi başarı ile gerçekleştiriliyor. Şeker hastalarının kapanmayan yaralarında, dolaşım sorunu olan bölgelerdeki yaraların kapatılmasında, hatta radyoterapi tedavisi sırasında nadiren de olsa hastaların cildinde oluşan yaraların tedavilerinde yağ dokusundan elde edilen hücre kokteyli ile başarılı sonuçlar elde ediliyor.




kaynak: www.acibadem.com.tr



7 Temmuz 2013 Pazar

ÖRGÜLÜ TOPUZ DENEMEK İSTER MİSİNİZ?




Eğer saçını toplu kullanmayı sevenlerdenseniz AnnaSophia Robb`un örgülü modelinden ilham alabilirsiniz

Örgülü topuzlar Hollywood`un bu sıralar en sevilen trendlerinden biri ve genç oyuncu AnnaSophia Robb da bu saç modelini kullananlardan. The Way, Way Backfilminin Los Angeles galasına katılan Robb, örgülü saçlarını Heidi misali toplayarak poz verdi. Saç modelinin güzel görünümünü kadar, sıcak yaz ayları için de harika bir seçenek olduğu gerçek. Robb`un saç stilisti John D. ilk olarak saçlar nemliyken volüm veren losyon kullanarak saça şekil vermeye başlamış. Saçlar kuruduktan sonra saçları yandan ayırarak bir tarafını sağ kulağa, diğer tarafını ise sol kulağa doğru balıksırtı modeliyle örmüş. John D, saçın arkada kalan kısımlarını da örgüye ekleyip, saçı enseye doğru örmeye devam etmiş. Saçın sağlam durması için firketelerden yardım almış ve saç spreyi ile sabitlemiş.


Kaynak: www.instyle.com.tr

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Sıkı Bir Vücuda Kavuşmak İsterken Kaslarınızı Kaybetmeyin




Tartı kilo kaybettiğinizi göstermesine rağmen halen 1 beden daralma olmamışsa, aksine vücudunuzda sarkma veya genişleme varsa, dikkatli olun! Bu durum kaliteli bir şekilde kilo vermediğiniz anlamına geliyor. Kaliteli kilo kaybı; az kilo kaybetmekle bile daha çok sıkılaşmak ve beden daralması demek. Zayıflamış ve ideal kilo ile yağ aralığına gelmiş kişinin kas durumunun da yeterli seviyede korunması veya artması durumu olarak nitelendiriliyor. Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Oya Yüksek, özellikle ideal kiloya yakın olan kadınların sadece estetik amaçla zayıflama diyetleri uygularken çok dikkatli olmaları gerektiğini belirterek, "Her vücudun alması gereken belli bir kalori değeri, karbonhidrat-protein-yağ dengesi, vitamin ve mineral dengesi var. Bunlar yeterli alınmadığında çeşitli sağlık sorunlarının yanı sıra kas kayıpları oluşuyor. Kas kayıpları da vücutta ciddi sarkmalara neden oluyor. Dolayısıyla sıkı bir vücut ve çökmemiş bir yüz için diyet yaparken kas oranlarının mutlaka korunması şart"diyor.

 “36 bedene düşeyim” derken vücudunuz sarkmasın

Her vücut belli bir yağ, kas ve su oranına sahip. Ayrıca her vücudun belli bir kilo verebilme kapasitesi var. Eğer ideal kiloya yakınsanız, sadece estetik amaçlı diyet yaparken çok dikkatli olun! Çünkü "Fazla kilo vereyim", veya "34-36 bedene gireyim" düşüncesiyle yaptığınız düşük kalorili veya gelişigüzel diyetler kaslarınızda fazla kayba yol açabiliyor. Bunun nedeni ideal kiloya yakın bünyelerin ve ideal oranda kas ağırlığı olanların yağ oranlarının düşük olması. Israrla fazla kilo vermek istediğinizde yağ oranlarınız çok olmadığı için doğal olarak kaslardan ve vücudunuzdaki sudan kaybedersiniz. Kas kayıpları da; gevşek bir deri veya sarkmış bir vücut, zaman içinde tekrar alınan kilolar, yıpranmış organlar, değişmiş kan değerleri (yüksek kolesterol, düşük şeker gibi.) ve vücutta ağrıların oluşması gibi tablolar oluşturabiliyor ve birçok hastalığa davetiye çıkarabiliyor.

 Dikkat, bu diyetler kas kaybına neden oluyor!

· Metabolizmanın çalışabilmesi ve vücudun günlük fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için enerjiye ihtiyacı var. Ancak zayıflamak için kalori çok düşürüldüğünde enerji ihtiyacı karaciğerdeki ve kaslardaki şekerden sağlanıyor. Bu da uzun sürede kas kaybına yol açıyor.
· Aynı zamanda düşük karbonhidrat ile çok protein içeren diyetler de kas kaybıyla sonuçlanıyor. Bunun nedeni ise vücut enerjisiz kaldığı için kastaki depo şekeri kullanması.
· Yüksek karbonhidrat ile az protein de yine kas kaybına yol açan diyet türünü oluşturuyor. Çünkü kaslar protein yapısında oldukları için yeterli proteini sağlamak gerekiyor.

KASLARINIZI KORUMANIN 8 PÜF NOKTASI


Beslenme ve Diyet Uzmanı Oya Yüksek, diyet yaparken kasları korumanın püf noktalarını şöyle sıralıyor:

1. Kilonuz belli bir yerde sabitlenmiş ise zorlamayın: Her vücudun bir kilo eşiği var. Dolayısıyla ideal kilonuza yakınlaşmışsanız ve zayıflamanız durmuşsa diyetle zorlamayın. Kilonuz sağlıklı diyet uyguladığınız takdirde tekrar inmeye devam edecektir.

2. Proteinden vazgeçmeyin: Ne kadar sağlıklı protein alırsanız, o kadar sağlıklı kaslara sahip olursunuz. Ayrıca kaliteli kilo kaybedersiniz. Her gün mutlaka bir öğün et grubu tüketin.

3. Bitkisel proteinleri ihmal etmeyin: Kuru fasulye, nohut ve mercimek gibi bitkisel proteinlere diyetinizde haftada 2-3 kez mutlaka yer verin.

4. Ekmeksiz öğün geçirmeyin: Tam buğday, tam tahıllı veya çavdar türü ekmek tüketin. Ekmek yerine arada bulgur pilavı, kepekli makarna veya yağsız çorba yiyebilirsiniz. Ancak unutmayın ki bunlar birbirinin yerine geçseler de kan şekerlerimizi dengeleme oranları aynı değil. Dolayısıyla zayıflamaya eşit oranda yardımcı olmuyorlar.

5. Çok düşük enerjili (kalorili) diyetler yapmayın: Aralarda 1-2 gün yapılabilirsiniz ama bu süreyi uzatmamaya özen gösterin.

6. Tek tip ve monoton beslenmeyin: Aralarda değişiklikler yapın. Kahvaltı öğünlerinin içeriğini haftada birkaç kez değiştirmeniz bile kilo kaybını kolaylaştırır. Örneğin kahvaltıya yumurta eklemek, ertesi gün tost yemek, arada yulaf ezmesi eklemek gibi...

7. Kalori değerlerini sürekli değiştirin: 1 hafta boyunca aldığınız kalori değerlerini sürekli değiştirerek metabolizmanızı şaşırtın. Örneğin bir gün 1500 kaloriyle beslendiniz, 1-2 gün bunu 1200’e düşürün, sonra araya sütlü tatlı veya sevdiğiniz bir yemeyi ekleyerek kaloriyi hafif yükseltin.

8. Sindirim probleminiz varsa mutlaka çözün: Çünkü kabızlık karın şişkinliği, gaz problemleri ve ödem sorunlarını yaratıyor. Bu da ne kadar diyet yapılırsa yapılsın kilo kaybını zorlaştırıyor.

Düşük kalorili diyetler hangi sorunlara yol açıyor?
· Bağışıklık sisteminin bozulması,
· Hastalıklara sık yakalanma,
· Depresyon,
· Beyin fonksiyonlarında bozulma,
· Demir eksikliği,
· Osteoporoz,
· Bozulmuş kan şekerleri ve insülinleri,
· Düşük tansiyon,
· Sağlıksız cilt, saç, tırnak,
· Genel olarak sağlıksız bir görünüm,
· Adet düzeninin bozulması,
· Tiroit hormonlarının aktifliğini yitirmesi,
· Yüksek kolesterol,
· Böbrek ve karaciğerdeki yüklerin artması. 



Kaynak: www.acibadem.com.tr

4 Temmuz 2013 Perşembe

Göğüs Büyütmek İçin Bitkisel Bir Yöntem : Çörek Otu Yağı ;))



Doğal yöntemlerle yüz dolgunlaştırma serüvenimde Aktarın tavsiyesi doğrultusunda tanıştım çörek otu yağı ile. Aktar, her akşam yüzüme sürüp 2 saat beklettikten sonra yıkamamı önermişti..Kullanmadan önce her zaman ki gibi kullanan var mı, işe yarıyor mu araştırması yaparken bir de ne göreyim! Daha önce gözümden kaçan bu çörek otu yağının ne harika faydaları varmış :) Mesela göğüs büyütmek. Bir çok yazıda çörek otu yağının süt bezlerini geliştirdiği için göğüsleri dolgunlaştırdığı ileri sürülüyor. İlk kullanımda farkı hissedenler, göğüslerinin bir ayda 2-3 cm büyüdüğünü iddia eden arkadaşlarımız bile var.. (Paylaşımları için arkadaşlarımıza çok teşekkürler :)

Merak ettim ve yüzüm ile birlikte göğüs çevresine de (uç kısımlara temas etmeden) hafifçe masaj yaparak sürdüm. Sonuç, yüzü pürüzsüzleştiriyor, yağlanma yok ve evet sanki göğüslerde de değişiklik var gibi (belki de psikolojik :) Yüz için bir süre daha kullanmayı planlıyorum, bakalım..

Not: Alerji yapabilir, doktora danışmadan denemeyin.






17 Şubat 2013 Pazar

Akne Hakkında doğru Bildiğimiz 20 Yanlış




Toplumda daha çok ‘sivilce’ olarak adlandırılan “Akne vulgaris” hastalığı, cilt sorunlarının en sık görülenleri arasında yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre her 100 kişiden 85’i yaşamında bu sorunla 3-5 kez karşılaşabiliyor. International Hospital Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Ferzan Aytuğ, aknenin ciltteki yağ bezlerinin ve kil yapısının iltihaplanması olduğunu, fazla sebum üretimi ile gözeneklerin kapanması ve bir bakterinin (p.acnes) mevcut ortam bulması nedeniyle sorunun ortaya çıktığını belirtiyor.

Akne yaygın bir sorun olduğu için bu konuda birçok yanlış bilginin ortada dolaştığına değinen Dr. Ayşe Ferzan Aytuğ, akne konusunda yanlış bilinen 20 nokta hakkında bilgiler veriyor:
 
1- AKNE KALITSAL DEĞİLDİR: Akne çoğunlukla genetik bir hastalıktır. Ayrıca genetiğin etkisiyle oluşmayanları da vardır. 
 
2- AKNEYİ SIKARSAN KURTULURSUN: Aksine akne sıkılmamalıdır. Çünkü sıkılırsa aknenin içinde bulunan enfeksiyonu ve inflamasyonu da dağıtmış oluyorsunuz, bunun sonucunda hem yüzde iz oluşuyor, hem daha da büyüyor.
 
3- AKNENİN NEDENİ TEKTİR: Kişinin cildinde akne oluşmasında birçok faktör etkilidir. Bunlar arasında hormonlar, genetik nedenler, yağ bezlerindeki hücresel bozukluklar, bakteri çoğalmaları etkili oluyor.
 
4- AKNELİ CİLT SIK SIK YIKANMALIDIR: Herşeyin fazlası nasıl zararlıysa burada da aynı prensip geçerlidir. Yüzü çıplak elle, yıpratıcı, tahriş edici maddeler kullanmadan, sabah ve akşam iki defa olmak üzere yıkamak yeterlidir. Yüzü sürekli yıkamak, silmek, asit oranı yüksek ürün kullanmak sivilceleri daha da kötüleştirmekten başka birşeye yaramaz.
 
5- BİR ERGENLİK DÖNEMİ SORUNUDUR: Akne ergenlik döneminde başlar ama ömür boyu da sürebilir, bu nedenle ergenlikte başlayan ama her yaşta da görülebilen bir sorundur. Bu yüzden ergenlik döneminde sık yapılan bir hatayla bekle-gör politikasını izlemek yanlıştır. Sivilcelerin kendi kendine geçmesini beklemek yerine bir uzmandan yardım alınmalıdır. Sivilceler çıkar çıkmaz, sorun büyümeden önlem almak en doğru yaklaşım olacaktır. Çünkü bu sayede iz riski de azaltılmış olur.
 
6- STRESTEN OLUR: Günümüzde stres birçok hastalığın dolaylı faktörü oluyor. Stres akneyi alevlendirebilir. Aknenin varlığı da stresi artırabilir. Ayrıca kişinin kullanmış olduğu antidepresan ilaçlar da akneyi artırabiliyor veya akneye yol açabiliyor.
 
7- SADECE KOZMETİK BİR SORUNDUR: Sadece kozmetik bir sorundur diyemeyiz. Çünkü özgüven ve morali de olumsuz etkiliyor. Kişinin depresyona bile girmesine neden olabiliyor. Fiziksel ve ruhsal izler bırakabiliyor. Kozmetik bir sorundur deyip geçiştirilmemelidir.
 
8-SADECE SİVİLCE ÜZERİNE İLAÇ UYGULANMALIDIR: Akne tedavisi çok çeşitli ve kişiye özgü olmak zorundadır. Bu nedenle iyi araştırılıp tedavi edilmelidir. Sadece sivilce üzerine ilaç sürmek etkili değildir. Göz, dudak ve burun kenarı hariç tüm yüze uygulanmalıdır. Noktasal uygulama yapılması yanlıştır.
 
9- BAZI YİYECEKLER AKNEYE YOL AÇAR: Hiçbir gıdanın bu konudaki etkisi tam olarak kanıtlanmış değildir. Bazı araştırmalar fazla süt ve süt ürünü akne yapabilir diyorsa da, net değildir. Ama kişi bir yiyeceği çok tükettiğinde ardından sivilcelerinin arttığını farkediyorsa daha az yemeyi deneyebilir.
 
10- MAKYAJ SİVİLCE YAPAR: Yağsız, hipoalerjenik tıbbi kozmetik ürünlerin kullanılması daha doğrudur. Çünkü bazılarının içinde küçük dozda da olsa sivilce ilaçları vardır. Televizyon ya da sahne makyajı denilen ağır makyajlardan uygulamak akne yapabilir. Onun dışında her makyaj yapanda akne oluşacak diye kesin bir kural yoktur.
 
11- ÇOK TERLEYİNCE AKNE ÇIKAR: Burada da aynı şey sözkonusudur, her çok terleyen kişide akne çıkmaz. Ancak çok fazla spor yapılınca, sıcaklık ve terlemenin etkisiyle ciltte yağlanma artabilir. Bazı kişilerde bu yağlanma akneye yol açabilir. Bu nedenle spor yaparken yüzde 100 pamuklu geniş giysiler tercih edilmeli, terli kalmadan hemen duş alınmalıdır. Terleme ve akneye meyilli kişiler yüzme sporunu tercih etmelidir. Hamam, sauna, buhar odasi kullanımı sivilceyi artırabiliyor.
 
12- GÜNEŞ SİVİLCEYE İYİ GELİR: İlk asamada yağlanmayı kisa süreli olarak baskılayabiliyor. Ancak uzun süreli güneşle temas cildin soyulmasına, ölü hücrelerin gözenekleri kapatmasına ve sivilcenin tetiklenmesine yol açıyor. Lekelenme, deri kanseri ve iz riski de artıyor.
 
13- SİGARA SİVİLCE YAPAR: Ciltteki bazı hücrelere zarar verir, erken yaşlanmaya yol açabilir, ancak akneye neden olduğuyla ilgili kesin bir bilimsel veri yoktur.
 
14- YOĞUN TEMİZLEYİCİLER AKNE SEBEBİDİR: Cilde kese uygulanması, yoğun soyucu etkisi olan temizleyicilerden fazla oranda kullanmak, ciltte akneye neden olur.
 
15- HER SİVİLCE AKNEDİR: Ciltte akneye benzeyen bazı oluşumlar olabilir. Kıl kökü sivilcesi, kıl batıkları, kıl kökleri belirginleşmesi, kızarıklıklar ve ağız çevresindeki sivilcelenmeler  (akne rosacea)  farklı şekilde tedavi edilmelidir.
 
16- SPORCU DESTEKLERİ AKNE YAPAR MI?: Spor yaparken kapasiteyi artırmak amacıyla kullanılan ve dışarıdan alınan destekler, çoğunlukla protein ve amino asit içeriyor. Eğer bunların içinde hormonlar varsa akne yapabiliyor.
 
17- SOLARYUM AKNEYİ YOK EDER: Solaryuma girmek sivilceyi tedavi etmez, tam tersine sivilcelenmeyi tetikleyip, lekelenmelere, izlere ve kansere neden olabilir.
 
18- AKNEDEN İSTEDİĞİM ZAMAN KURTULURUM: Bu doğru değil, tedaviye erken başlamak izlerin daha az olmasını sağlıyor. Uzun zaman geçince tedaviye direnç gelişiyor. Geç tedavi nedeniyle iz gelişimi kaçınılmaz oluyor.
 
19- A VİTAMİNİ İÇEREN İLAÇLAR ZARARLIDIR: Şiddetli sivilce sorunu yaşayan, cildi yağlı kişilere yaklaşık 30 yıldır izotretionin içerikli (A vitamini türevi) bir ilaç veriyoruz. Bu ilaç kullanımı aknenin en başarılı tedavi şeklidir. Tedaviye geç başlanması geri döndürülemez izlere neden oluyor. Bazı kişiler kulaktan dolma bazı bilgilerle bu ilaçtan rahatsız oluyor, korkuyor. Oysa korkmamak gerekiyor. Bu ilacı kullanan kişiyi takip etmek gerekiyor, çünkü gecici olarak karaciğer enzimlerini, kolesterol seviyesini artırabiliyor. Yaklaşık altı ay boyunca bu ilaçla tedaviye devam edilirse, yüzde 100’e yakın başarı sağlanıyor. Kuruluk en cok gorulen yan etkisidir. Cildi inceltiyor. Laser ve ağdadan bu ilacı kullanırken uzak durmakta yarar var. Kışın kullanılmasında yarar vardır, çünkü ışık hassasiyeti yaratır. Bu dönemde hamile kalınmaması gerekiyor. Kalıcı karaciğer hasarı yapmadığı gibi, depresyona da neden olmuyor.
 
20- SİVİLCEDEN KURTULMADA PEELİNG İŞE YARAMAZ: Aknenin ne zamandan beri sürdüğüne, görülen tedavilere, cilt yapısına bakılarak kişiye en uygun tedavi seçeneği belirlenir. Peeling tarzı cildin soyulması prensibine dayalı tedavilerde, yaglanmayi azaltmak, ciltteki renk farkını gidermek, çukurları, izleri yok etmek, gözenekleri azaltmak hedefleniyor. Süresi hekim tarafından ayarlanarak, uygun hastalarda tedaviye yardımcı olarak uygulanabilir.

Lahana Kürü: İbrahim Saraçoğlunun tarifi ile selülitlere veda




Yaz geldiğinde plajlarda gönül rahatlığıyla salınmak için selülitlerle savaşa tam da mevsimi olan lahana ile başlayalım ;)

* 3-4 adet beyaz lahana yaprağı, kaynamakta olan yarım Litre suya atılır ve hafif ateşte ağzı kapalı olarak 15 Dakika pişirilir.
* Aç veya tok karnına Sabah bir Su bardağı ve akşam bir su bardağı olmak üzere için. Bu işleme toplam 3 Gün devam edin.
* Bu kürü 3 gün uyguladıktan sonra 3 gün ara verin ve tekrar 3 gün uygulayın. Bu şekilde toplam 21 gün içerek kürü tamamlayın.
* Bu uygulamadan sonra 21 gün ara verin.21 gün aradan sonra sadece haftada bir defa sabah ve akşam,aç yada tok karnına 1 su bardağı içilerek selülitler yok olana kadar bu küre devam edilir.
* Damak tadına uygun olsun ya da içimi kolay olsun düşüncesiyle haşlama suyuna hiç bir şey ilave etmeyin.
* 21 günlük kür için kesinlikle ihtiyacınız olan miktarı bir defada değil, her gün taze olarak hazırlayın.